18 Kasım 2011 Cuma

nasıl gelmişti buraya kadar?

hani o başa birden giren ağrılar gibi girdi bu soru kafasına.tam artık geçti dediğin kendini bıraktığın anda koca bir kahkaha atarak geri dönenlerden.

aniden durdu.o korku filmlerinde arkasında biri olduğunu hisseden ve yavaş çekimde sağından kameraya dönen aktristler gibi dönmeye başladı.hayır,hayır öyle gözünüzde canlandırdığınız gibi kapkaranlık bir ormanda tek başına kaybolmuş bi kadın yoktu bu sahnede.aksine...

alabildiğine kalabalıktı.şehrin en geniş meydanında yapılan anma töreni gibi karmakarışıktı bulunduğu yer.havaysa o kadar parlaktı ki sanki güneşin tüm akrabaları bugün onu ziyarete gelmişti.
işte tam böyle bir anda o lanet olasıca soru nasıl girmişti aklına.inanılır gibi değildi.ama gelmişti ve yavaşça arkasına dönerken bunu burada halletmesi gerektiğini biliyordu.buna emindi.onu tekrar durdurmasına izin veremezdi.bunu hep yapıyordu.

kendinden emindi.çok emin.hadi dön.hadi.ve işte.
tam karşısındaydı.aldığı yol boyunca geride bıraktığı kim varsa,ne varsa hepsinin ruhu birleşip tek bir vücut oluşturmuş ve O olarak karşısında duruyordu.yaklaştı.gözleri O'na yıllarını arar gibi baktı.yaklaştıkça herşeyi daha net görebiliyordu.ayrıntılar.insanı yorar.yani normal zaman olsa böyle düşünürdü ama şu an gördükleri bunun yanından bile geçmezdi.O'na yaklaştıkça yüzündeki ciddiyet yerini koca bi gülümsemeye bıraktı.'ha hah'.işte.işte.bu gördüğü kuşuydu.7 yaşından tatile giderken babaannesine bakması için bıraktıkları ve döndüklerinde kaçmış olan sevimlisi.evet hatırlıyordu ismini.çillerdi bu.hemen yanında kocaman,turuncu top şeklinde,siyah,kalın ipten elleri,ayakları olan peluşu da yanındaydı.onu görmeyeli uzun zaman olmuştu.en son yardım için hazırlanan kolinin içine bırakırken son kez selamlaşmışlardı.arkasından 3 gün ağlamıştı.o koca,yuvarlak,ay gibi suratıyla şimdi ona tekrar gülümsüyordu.

bi anda kendine geldi.yüzyüzeydi O'nunla.solukları derindi.yorulmuştu.sanki 20 yıldır koşuyormuş gibi...
-neden burdasın? (bu sormayı planladığı soru değildi.ama işin gerçeği bunu hiç planlamamıştı)
-korkma.seni yolundan alıkoymak için gelmedim.bunu unutmuşsun.

ahhh.elindeki poşedi nasıl da farkedememişti.O'nun uzattığı poşedi aldı.geride bıraktıklarını gerçekten bırakmak istemiş olmalıydı.bunu unutmuş olamazdı.aniden sinirlendi.evet,evet kesin bunu bahane ederek geldi diye düşündü.sinirini fiziksel güce çevirip bi hışım poşedi yırttı ve o anda ayaklarına düşen dikdörtgen,uzun,yumuşak cisme bakarken buldu kendini.

yastığı.lanet olsun.onu nasıl unutabilmişti.kokusunu çekti içine.rüyalarının kokusu.hayallerinin kokusu.evinin kokusu.kokular.kokuların hatıralarla eşdeğer olduğunu düşünür,her hatıranın kokusu olduğunu savunurdu.onları nasıl unutmuştu.kafasını kaldırdı.artık devam etme vakti gelmişti.onun gözlerine baktığında gerİ dönülmezliği görmüştü.anladı.
yastığını aldı ve tekrar kalabalığa karıştı.
o an O'na veda etmediğini hatırladı.ama gerek de yoktu.içinden bir ses onu tekrar göreceğini söylüyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder